|
Kırıkkale Üniversitesi (KÜ) Kırıkkale Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü Öğetim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Taşkın Erol, Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO) başka bitkileri de dölleyebildiğini ifade ederek, "Belki de ileriki yıllarda tarım alanlarımızı süper yabani dediğimiz ve elimizle çoğalttığımız GDO'lu bitkiler istila edecek ve tarım alanlarından bizi uzaklaştırarak tarım yapamaz hale geleceğiz" dedi.
|
4.11.2014
1141
|
Kırıkkale Üniversitesi (KÜ) Kırıkkale Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü Öğetim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Taşkın Erol, Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO) başka bitkileri de dölleyebildiğini ifade ederek, "Belki de ileriki yıllarda tarım alanlarımızı süper yabani dediğimiz ve elimizle çoğalttığımız GDO'lu bitkiler istila edecek ve tarım alanlarından bizi uzaklaştırarak tarım yapamaz hale geleceğiz" dedi.Erol, yaptığı açıklamada, GDO'nun sektörde insanların zihinlerini en çok karıştıran konulardan biri olduğunu söyledi.Erol, en çok gen aktarımının mısır, soya, pamuk ve kanola bitkilerinden yapıldığını belirterek, "Mısırdan elde edilen sentetik bazlı şekerler, içecek, gazlı içecek, tatlı ve bisküvi sanayinde çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Soyada yine aynı şekilde, elde edilen proteinler pek çok gıda ürünlerinin içerisinde kullanılıyor. Mısırdan elde edilen ürünler, soyadan elde edilen yağlar, özellikle soya küspesi hayvan yemlerinde kullanılıyor. Bu ürünleri hayvanlarımıza yediriyoruz. Dolayısıyla da hayvanların ürünlerini bizler de tüketmiş oluyoruz" diye konuştu.
Erol, şunları kaydetti: "Bakterilerden ve mikroorganizmalardan alınan genler bitkilere aktarılırken bir işaretçi gen aktarılıyor. Bu genin özelliği antibiyotiğe karşı dayanıklılığı olmasıdır. İnsanlar bu tür ürünleri yediği zaman antibiyotiğe karşı dayanıklılığa uğruyorlar. Dolayısıyla hastalandığımızda alacağımız antibiyotiklere karşı vücudumuz tepki göstermeyecek, daha yüksek dozda antibiyotik alıp vücudumuzdaki mikroorganizmaların yok edilmesi gerekecektir. Bu da sağlık açısından önemli bir tehlikeli oluşturmaktadır." "GDO, etiketlerde belirtilsin"Erol, GDO'lu ürünlerin etiketlenmesi gerektiğini dile getirerek, "Tavsiyemiz, GDO'lu ürün kullanılan mamullerin etiketlerine, 'bu ürünün içerinde GDO'lu mısır, soya, pamuk kullanılmıştır' diye bilgilerin koyulmasıdır. İnsanlar buna göre tercihlerini yapabilsinler" dedi.
Erol, GDO'nun ekolojik risklere de neden olduğunu ifade ederek, bunların tabiatta yetiştirilmeye başlandığı anda kontrol edilemez halde bulaşabildiğini söyledi.GDO aktarılmış bitki genlerinin, polenleriyle tabiatta bulunan diğer bitkileri de dölleyebildiğini ifade eden Erol, "Genlerini tabiatta bulunan yabani türlere aktarıyor. Daha sonra bu yabani türler içerisinde dayanıklı türler ve süper yabani obur türlerin ortaya çıkması söz konusu. Kontrolümüz dışında gelişen bu olayda, yabancı otlar ve yabani türler dayanıklı iken üstün bir dayanıklılık özelliğini daha onlara vermiş oluyoruz. GDO'lu bitkiler olumsuz şartlardan da az etkilenerek ürünlerimize daha çok musallat olacaklar. Belki de ileriki yıllarda tarım alanlarımızı süper yabani dediğimiz ve elimizle çoğalttığımız GDO'lu bitkiler istila edecek ve tarım alanlarından bizi uzaklaştırarak tarım yapamaz hale geleceğiz" ifadesini kullandı.