|
Kendi toprakları ağaların işgali altında olan Urfa'nın Sevimli Köyü sakinleri, başka illerdeki tarlalarla ırgatlık olarak çalışmak için yola çıktı.
|
29.04.2014
346
|
Akçakale'ye bağlı Sevimli köyündeki topraksız ailelere yine batıdaki tarlalarda tarım işçisi olarak çalışmak üzere yollara düşmek kaldı. Ekmek parası kazanmak için memleketinden, evinden, akrabalarından ayrılan herkese ağır bir durum ama Sevimli köyündekilere daha da ağır. Çünkü onların topraksız oldukları tespit edildikten sonra devlet tarafından dağıtılan arazileri var. Ancak ağaların işgali altında bulunduğu için ellerine geçmiyor. 2005 yılında başlayıp 2009'da tamamlanan arazi dağıtımı sonucu her ailenin kaç dönüm tarla alacağı bile belli. Cumhurbaşkanlığından, Başbakanlığa kadar dertlerini anlatan mektup yolladılar. Olmadı dertlerini anlatmak üzere Başkente gidip Tarım Bakanlığı yetkililerine ulaştılar. Yine olmadı yargıya başvurdular. Şuana kadar değişen hiçbir şey yok. Yıllardır olduğu gibi yine okuldan alarak eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kaldıkları çocukları ile batı illerine giderek tarım işçisi olarak çalışacaklar.
MAZLUMDER'E BAŞVURDULAR
Gazete İpekyol'un bir yılı aşkın süredir zaman zaman gündeme getirdiği mağdur köylülerin çaldığı diğer bir kapı ise MAZLUMDER Şanlıurfa Şubesi. Daha önce ağaların işgali altındaki toprakların alınarak hak sahiplerine dağıtılması yönünde yetkilileri uyaran açıklamalar yapan dernek, dün de köylüleri Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Celalettin Güvenç ile görüştürdü. Güvenç de telefonla ulaştığı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu'ya köylülerin mağduriyetini anlattı. Yine sorunlarının çözüleceğine ilişkin sözler alan köylüler, bu yıl geçimlerini yapmak ve aç kalmamak için yine yollara düştü. Çocuklarıyla birlikte yaklaşık 80 kişi çağımızın 'mevsimlik kölesi' olarak çalışmaya gitti. İlk durakları şeker pancarı tarlalarında çapa yapacakları Aksaray.
DAĞ: TOPRAĞIMIZI VERSELER GİTMEYECEKTİK
Herkese işleyen yasaların kendi haklarını almaya yönelik çalışmadığını kaydeden köylülerden Halil Dağ, "Sayın belediye başkanımız elinden gelen tüm girişimlerde bulunacağını kaydetti. Kendisi gerekli kurum müdürleri ve Tarım Bakan'ı yardımcısı Kudbettin Arzu'yu arayarak durumumuzu iletti. Bizler bugün saat 17.00 itibariyle çocuklarımızı okullarından alarak tarım işçisi olarak Aksaray'a doğru yola çıkacağız. Orada şeker pancarı çapası işlerinde çalışacağız. Ve yedi ay boyunca kent dışında şehir şehir dolaşıp tarlalarda çalışacağız. Ancak içerisinde bulunduğumuz durum kabul edilemez bir durum. Devlet bizlere toprağı veriyor ancak yasaların işleyemeyişi nedeniyle kendi toprağımızı başkası işlerken bizler tarım işçisi olarak kentten ayrılıyoruz. Bu da çok ağırımıza gidiyor. Nedense yasalar burada aciz kalıyor. Eğer toprağımız olsaydı tabiî ki gitmeyecektik. Kendi toprağımızı işleyecektik. Öğrencilerimiz okula devam ederdi. Çocuklarımız evinde olurdu. Gidip de millete ırgatlık yapmayacaktık." diye konuştu.
ÇİFTÇİ: MİLLETVEKİLLERİNDEN RİCA EDİYORUZ
Yine Sevimli köylülerinden Abdullatif Çiftçi ise, kendisi gibi diğer mağdur olan aileler için yıllardır mücadele eden birisi. Başkan Güvenç ile görüştükten sonra Çiftçi de şöyle konuştu: "5 bin 600 dönüm hazine arazisi 2005 yılında yapılan toplulaştırma ile birlikte Toprak Reformu yolu ile 176 aileye dağıtıldı. Ve 2005 yılından buyana devlet tarafından verilen toprağı işleyemiyoruz. Önce bizlere tebligat geldi bu arazinin dağıtılacağı söylendi. Toplulaştırma sonrası hazine arazileri ayrıldı ve toprağın dağıtılacağı söylendi. Ve dosyayı yatırdık. Ve denildi ki 'Bağ-Kur'lu, memur ve emekli olanlar hak sahibi değildir'. Yapılan inceleme sonunda tarım işçisi 176 ailenin şartları uydu, diğerleri elendi. 2011 yılında Toprak Reformundan muhtarlığımıza liste geldi. Liste asıldı. Denildi ki 'hak sahiplerinden isteyen parasını da alabilir' diye bir ay içerisinde itiraz edebileceğimiz istendi. Ancak biz itiraz etmeyince toprakların sahibi olduk. Yani itirazda bulunmayan toprağı istiyor anlamına gelmekte. Kimse para için müracaat etmedi toprağını istedi. Ama o bir aylık süre zarfında ne olduysa bizler de şaşırdık. Buradan milletvekillerimize sesleniyoruz. Sayın Kasım Gülpınar, Abdulkerim Gök ve Halil Özcan'dan özellikle rica ediyoruz. Haklarımızın teslim edilmesi için bizlere yardımcı olsunlar. Herkeste biliyor ki bu devlet tarafından bizlere verilmiş bir haktır."