|
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, iklim değişikliğinin Türkiye'deki su kaynaklarına etkisi üzerine gerçekleştireceği proje kapsamında, ulusal çapta tüm havzalarda çalışma yürütecek.
|
13.12.2013
484
|
2013-2016 yıllarını kapsayan proje ile havzalardaki sıcaklık ve yağış değişiklikleri sonucu su kaynaklarının ne durumda olacağı araştırılacak ve su potansiyeli ile ilgili modelleme çalışmaları yapılarak, içmesuyu, tarım, sanayi ve ekosistem ana sektörlerinin nasıl etkileneceği ortaya konulacak.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Su Yönetimi Genel Müdürü Cumali Kınacı, Türkiye'nin, iklim değişikliğinin dünyada etkisini en çok hissettireceği bölgelerden biri olan akdeniz havzasında yer aldığını anımsatarak, bu kapsamda orman yangınlarının şiddetinde, süresinde ve etki alanında bir artış beklendiğini dile getirdi.
Cumali Kınacı, "Bunun dışında taşkın ve kuraklık gibi bizim ekstrem iklim olayları olarak tanımladığımız olaylarda, bunların örüntüsünde bir değişiklik bekleniyor. Örneğin taşkın olaylarının sıklığında, şiddetinde veya süresinde değişiklikler bekleniyor. Önceden de taşkınlar veya kuraklık olayları vardı. Yani iklim değişikliğine bağlı bir şey değil bu. Ama iklim değişikliği bu etkilerin artmasına ve şiddetlenmesine sebep olacak" ifadesini kullandı.
İklim değişikliği ile kuraklık olaylarının sıklığının ve şiddetinin artacağını, sıcaklık değerlerinin de yükseleceğini ve sonuç olarak ekosistemlerin bozulacağını vurgulayan Kınacı, bu kapsamda Türkiye'deki su kaynaklarının nasıl etkileneceğine ilişkin geçmişte TÜİK'in çeşitli çalışmaları bulunduğunu anımsattı.
-"2030 yılı bir kırılma noktası olacak"
Bu çalışmalara göre, 2030 yılına kadar Türkiye'deki toplam su tüketiminin, nüfus artışına bağlı olarak yaklaşık 3 kat artacağının öngörüldüğünü aktaran Kınacı, "2030 yılı ise iklim değişikliğinin etkilerinin artık iyiden iyiye hissedileceği, bir kırılma noktası olarak değerlendirilen yılların başlangıcı olacak. Dolayısıyla hem nüfus artışı, hem iklim değişikliği etkileri ve tüketim alışkanlıklarındaki artış, su kaynaklarının büyük bir stres altında olacağını gösteriyor" dedi.
Kınacı, "Felaket senaryoları yazmak bizim çözümümüz değil. Bizler mühendisler olarak bu senaryoların en olasısına karşı önlemler almaya çalışıyoruz. Bunların da hepsi uyum faaliyetleri. Yani önce iklim değişikliğinin etkilerinin doğru ve en olası senaryolarla anlaşılması, sonrasında da bunlara nasıl uyum sağlayacağımızın belirlenmesi gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
-"Tüm havzalarda sıcaklık ve yağış değişiklikleri incelenecek"
Bu kapsamda, iklim değişikliğinin Türkiye'deki su kaynaklarına etkisi üzerine bir proje oluşturduklarını ve ulusal çapta tüm havzalarda çalışma yürütüleceğini belirten Kınacı, şu bilgileri verdi:
"Bu proje kapsamında, öncelikle tüm havzalarda, sıcaklıktaki ve yağıştaki değişikliklerin nasıl olacağı incelenecek. Bununla ilgili zaten daha önceden yapılan çalışmalar vardı. Ancak yapılan çalışmaların yeni veri setleri ve senaryolar kullanılarak, daha da hassasiyetinin artırılarak yapılması gerekiyor. Projenin ilk adımı bu. Bunların sonuçları alındıktan sonra su kaynaklarının ne durumda olacağı ele alınacak. Her bir havzadaki hem yer altı hem yer üstü sularındaki değişimin nasıl olacağı hesaplanacak. Bu havzalarda hidrolik ve hidrolojik modelleme çalışmaları ile suyun miktarı anlaşılacak. Sonrasında su potansiyeli ile ilgili bir modelleme çalışması yapılacak. Son olarak da havzalardaki su kaynaklarından sektörlerin nasıl etkileneceğini analiz edeceğiz. Şimdilik 4 ana sektör ve 3 pilot havza belirlendi. Proje sayesinde, bu pilot havzalarda içmesuyu, tarım, sanayi ve ekosistem ana sektörlerinin nasıl etkileneceğini anlayacağız."
Projenin 3 yıllık bir zaman dilimini kapsayacağını ve 2016 yılında söz konusu sonuçları elde edeceklerini aktaran Kınacı, "Bizim en önemsediğimiz konulardan bir tanesi de bu projenin sonuçlarının burada kalmayıp asıl işe yarayacak olan diğer uygulayıcı kurumlar tarafından içselleştirilerek kullanılmasıdır. Alınacak önlemlerin bilimsel metotlarla tanımlanabilmesi gerekiyor" ifadesini kullandı.
Kınacı, "Bilimsel alt yapısı olan tespitler ortaya konulacak. Mevcut senaryolara göre gelecekteki durumların tahmin edilip ortaya konulması ve kurumlarımızın ona göre hazırlıklı olması gerekiyor. Biz kurumlarımızın eline, geleceği görmeleri ve planlamalarını yapmaları için bir araç vereceğiz. Bu proje ile temel olarak hedeflediğimiz şey bu" diye konuştu.
Bugüne kadar Türkiye'de yapılan çalışmaların, iklim değişikliğinin nasıl olacağı üzerine yoğunlaştığına dikkati çeken Kınacı, "İlk defa biz, iklim değişikliğinin meydana gelmesi durumunda Türkiye bundan nasıl etkilenecek ve buna karşı ne tip önlemler alınması gerekir, bu yönde bir çalışmaya başlamış oluyoruz. Yani bu, uyumla ilgili ilk çalışma" dedi.