|
Dünyada ilk kez yalancı mildyö etmenin genetik açılımı ve patotip ayrımını ayırt etmeyi kolaylaştıran moleküler işaretleyiciler kullanılarak bir sistem geliştirildi.
|
28.04.2014
499
|
Bu sistem sayesinde örtü altı sebze yetiştiriciliğinde gereksiz yere, hastalık etmenine karşı dayanıklılık gösteren fungusit kullanımının önüne geçilebileceği belirtiliyor. Özellikle bitki hastalıklarıyla daha etkili ve doğru çözümlerle mücadele başlayacak. Bu sayede bitkinin sağlıklı yetişmesinin yanısıra çevrenin de kimyevi ilaçlarla daha fazla muhatap olmasının önüne geçilecek. İleriye dönük olarak ise insanlarda hastalık yapan etmenler ve onlara karşı kullanılan kimyevi maddeler üzerinde de bu sistemin kullanılabileceği öngörülüyor.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömür Baysal ile Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü uzmanlarından Dr. İlknur Polat'ın beraber yürüttüğü bilimsel araştırma, ilk meyvesini vermeye başladı. Çek, İsrailli ve İtalyan araştırmacıların da katkılarıyla dört yıldır sürdürülen proje çerçevesinde önemli adımlar atıldı. Bu kapsamda örtü altı sebze yetiştiriciliğinde sezon içinde sıkça ilaç atılması gereken yalancı mildyö etmenin genetik açılımı, patotip ayrımını ayırt etmeye yarayan ve bir ölçüde patojen hakkında genetik özellikler bakımından erken uyarı bilgisi veren moleküler işaretleyici sistem geliştirildi. Çalışmanın sonucu, geçen günlerde uluslararası saygın bir bitki patolojisi dergisinde yayımlandı. Sistem, bundan sonra patojenler üzerinde kimyevi maddelere dayanıklılık gelişiminin incelenmesinde hızlı ve etkili bir yöntem olacak. Çalışmanın biyoinformatik tabanlı yöntemlerle otomasyona yönelik etkin kullanıma da sunulacağı belirtiliyor.
Dünyada ilk defa patojenlerin gen sekansında tekrarlılık farklılığına bağlı ayrımı yapan Prof. Dr. Baysal, 2009 yılından bu yana projenin akıllarında olduğunu söyledi. Türkiye'de şu ana kadar mevcut fungusitlerle fungusların dayanıklılığıyla ilgili genetik açılımı arasında bir ilişki olup olmadığına dair çalışma yapılmadığını belirten Baysal, "Yalancı mildyö etmeni, kullanılan ilaçlara çok çabuk dayanıklılık gösteriyor. Eğer bilinçsiz ve prospektüsüne göre ilaçlama yapılmazsa işin içinden çıkılmaz hale gelir. Mefanoksam isimli etkili bir madde var. Buna dayanıklılık, bu tip funguslarda çok ciddi manada önemli ve patojenlerin hızlı dayanıklılık kazanma ihtimali var. Bununla ilgili gen sekanslarına bağlı işaretleyicilerle tarama çalışması yaptık. Belli ölçekte altyapısı olan laboratuvarlarda bu genetik ayrımı yapabilecek bir sistem geliştirdik. Gayet güvenilir, tekrarlanabilir ve aynı sonucu tekrar eden işaretleyiciler kullanıyoruz." dedi.
Baysal, ilerleyen süreçte tarım arazilerinde gereksiz fungusit kullanımının önüne geçileceğini kaydederek, "Mefanoksama dayanıklılık görülürse, bundan kaynaklı bir genetik açılım söz konusuysa artık mefanoksam etkili maddeli fungusitlerden vazgeçilmesini önereceğiz ve bu verileri paylaşacağız. Farklı etkili maddede fungusit kullanımı, dayanıklılığın önüne geçmek için daha mantıklı olacak. Aynı tip fungusitleri sahada kullanıp patojene dayanıklı hale getirmenin mantığı yok. Şayet dayanıklılık çıkarsa farklı etken maddeler kullanılarak daha etkin, daha doğru ve nokta atışlı çözümlerle mücadele yapılabilecek. Tarım girdilerinde önemli bir durum; etkisiz ilaç almak yerine, dayanıklılık göstermeyen ilaçlara yönelinecek. Bu anlamda bitkinin sağlıklı yetişmesinde bu yaklaşım etkili olacak. Doğanın fazla kimyasallarla muhatap olmasının önüne geçilmiş olacak." ifadelerini kullandı.
Çalışmaları sonucunda Türkiye'de örtü altı yetiştiriciliğindeki bitki patojenlerinin genetik açılımıyla ilgili çok sıkıntı veren bir durum olmadığını ifade eden Ömür Baysal, şunları söyledi: "Tarım alanlarında düzgün ilaçlama yapılarak fungusitlerle mücadeleye devam edilmeli. Şu anda bizim aldığımız örnekler bazında, eşeyli bir eşleşme olup da patojen kendi tipini değiştirme çabasında değil. İsrail, Çekoslovakya ve Avrupa'ya göre genetik açılımda çok ciddi manada bir sıkıntımız yok. Bu anlamda şanslı bir ülkeyiz. Bizim açımızdan bir avantaj, sorun olacak bir noktada değiliz ama bu, ileride olmayacağını göstermez. Bunun için hazırlıklı olmamız lazım. Bundan sonra yaptığımız araştırmalarda, şayet genlerde böyle bir açılım olursa değerlendirip daha büyük ölçekli bir proje haline getirip açılımı daha net ortaya koyma şansımız olacaktır. Şimdilik bu çalışma, orta ölçekli örtü altı yetiştiriciliği baz alınarak yapıldı. İleride insanlarda hastalık yapan etmenler ve onlara karşı kullanılan kimyasallar üzerinde de bu sistem kullanılabilir."
Prof. Dr. Baysal'ın hayata geçirdiği işaretleyicilerle genetik tarama sisteminin, şu an Qiagen firmasının uygulama kataloglarında yer aldığı belirtildi.