|
Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, Türk Gıda Kodeksi'nde prolin (aminoasit türü) analizlerinin zorunlu hale getirilmesinin sahte bal kaygısını yok ettiğini söyledi.
|
15.03.2013
690
|
Kekeçoğlu yaptığı açıklamada, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nca taklit ve tağşiş üretim yapan firmaların teşhir edilmesinin çok doğru bir adım olduğunu anlattı.
Halkın artık sahte bal yemek istemediğine dikkati çeken Kekeçoğlu, ''Dolayısıyla ilgili bakanlığın yasal yaptırımlarda sıkı davranması herkesi memnun etti. Çok daha önceden yapılmalıydı, geç bile kalındı'' dedi.
Kekeçoğlu, satıcıların fazla kar amacı gütmesinden dolayı taklit ürünlere yöneldiğini öne sürerek, tüketicileri düşünen satıcıların nadir bulunduğunu savundu.
''Satıcılarımızın çok fazla hassas davrandıklarını düşünmüyorum'' diyen Kekeçoğlu, ''Yok mu- Var tabii ki ama bunun oranı olmayanlara nazaran çok az. Dolayısıyla üretici kazanacağı parayı düşünüyor. 'Daha fazla şeker ve mısır şurubu vererek, daha az masrafla ne kadar fazla bal elde edip satış yapabilirim-' düşüncesini taşıyor. Bu, hiçbir şekilde doğru değil. İnsanların artık gerçek bal yemesi gönlümüzden geçiyor'' şeklinde konuştu.
-''Sahte ve gerçek balı birbirinden ayırmak mümkün değil''-
Balın tedavi edici yönünün kalmadığını iddia eden Kekeçoğlu, mısır şurubu kullanımının yaygınlaştığını, bu uygulamanın insan sağlığına çeşitli zararları bulunduğunu iddia etti.
Kekeçoğlu, mısır şurubundaki fruktozun karaciğerde sigaraya benzer yekilde tahribat yaptığını ileri sürerek, 'Çünkü fruktoz direk karaciğerde sindiriliyor. Dolayısıyla karaciğere zarar veriyor. Mısır şurupları, diğer çay şekerlerine göre çok çok ucuz. Bu nedenle üretici daha az masraf yapmak istiyor'' diye konuştu.
TarimsalPazarlama.com