Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, özellikle narenciye ve örtü altı çiftçisinin çok büyük zararı olduğunu belirterek, bu mağduriyetin giderilmesini istedi.
Bir taraftan bankalara olan kredi borçlarıyla boğuşan, bir taraftan da özellikle narenciyenin bu yıl dalında kalması nedeniyle felaket yaşayan Mersinli çiftçiler, 7-8 Ocak 2015 tarihlerinde yaşanan don ile birlikte ikinci bir felaketle karşı karşıya kaldılar.
Mersin'de çok çeşitli üretim yapıldığını, Mersin'in özellikle yaş sebze ve meyve ile narenciyenin başkenti olduğunu dile getiren Gökçel, Mersin'de 7-8 Ocak'ta soğukların sıfırın altında 5 ila 8 derece arasında seyrettiğini kaydetti.
Örtü altındaki sebze, muz ve çilek üreticileri ile narenciye bahçelerinin bu dondan olumsuz etkilendiklerini ifade eden Gökçel, çiftçilerin don nedeniyle uyarıldığını, ancak gerek elektrik kesintileri gerekse yetersiz koruma çabalarının ürünleri kurtarmaya yetmediğini söyledi.
Türkiye'de, çiftçilerin ürünlerini don felaketinden korumak için çeşitli sistemler uyguladıklarını aktaran Gökçel, "Açıktaki narenciye bahçelerini ya modern pervane sistemiyle ya da eski usul lastik veya saman yakmak suretiyle korumaya çalışıyorlar.
Örtü altında üretim yapan çiftçilerimiz ise ya ısıtma sistemiyle seranın içini ısıtıyorlar ya da seranın üstüne döşedikleri damlama sulama sistemi veya fıskiyeli yağmurlama sistemiyle dona karşı ürünlerini koruyorlar.
Maalesef özellikle Mersin'de hem maliyetli hem de rantabl olmadığı için açıktaki narenciye üreticilerinin pervane sistemiyle koruma imkanı yok.
Saman ya da lastik yakılarak dumanının korumadığı da ortaya çıktı.
Şu anda narenciye bahçelerinin durumu hiç de iyi değil. Çiftçinin çok büyük zararı var 2 günlük donda. Özellikle bu yıl narenciye çiftçisi için bir felaketti, felaketin üstüne bir de doğal felaket geldi" dedi.
DON GECESİ ELEKTRİK KESİLDİ, MÜTHİŞ BİR ZARAR OLDU
Seralarda ise elektrik kesintisinin çiftçiye büyük zarar verdiğini vurgulayan Gökçel, "Çiftçilerimiz don olayının yaşandığı 7-8 Ocak tarihlerinde önlemlerini aldılar ve sistemlerini çalıştırdılar ama gece saat 24.00'te elektrik kesildi, sabah saat 06.00'da don afetinin en etkili olduğu saate kadar da gelmedi.
Dolayısıyla sistemin çalışması mümkün olmadı.
Ayrıca boruların içindeki su da bu saate kadar donduğu için çiftçiler sistemi sağlıklı şekilde çalıştıramadı ve seralarda müthiş bir zarar oldu. Burada büyük bir mağduriyet var" diye konuştu.
TARIM SİGORTASI TEK BİR DOĞAL AFET ŞEKLİNE DÖNÜŞTÜRÜLSÜN
Tarım Sigortası uygulamasında da eksiklikler ve aksaklıklar olduğunu, özellikle don poliçesinde prim fiyatının yüksekliğinin çiftçiyi sigorta yaptırmaktan geriye ittiğini anlatan Gökçel, şunları söyledi:
"Tarım Sigortası uygulaması eksikliklerden, aksaklıklardan dolayı çiftçimizi tam güven altına almıyor.
Mersin Ziraat Odası olarak yakın takipçisiyiz ve çok önem veriyoruz tarım sigortasına. Ama şu bir gerçek, çiftçi zaten ürününü kaça satacağını bilmiyor ve cüzi bir maliyetle olacaksa sigorta yaptırmayı istiyor.
Dolu paketi ve don paketi olmak üzere iki paket var.
Çiftçi dolu paketi yaptıracaksa bir birim ödüyor, don paketi de alacaksa bu bir birimlik ücret 2,5 birime çıkıyor. Narenciyedeki esas risk don.
Biz esas dona karşı çiftçilerimizi tam güvence altına almalıyız.
Dolayısıyla altından kalkamayacağı, risk edemeyeceği prim miktarı ortaya çıkıyor ki, narenciye üreticisi maalesef bunu kullanmaktan uzak kalıyor.
Bu zihniyet şu anda tarım sigortası yaptırmak isteyen çiftçilerimizi bu hizmetten faydalanmaktan geriye doğru itiyor.
Eğer TARSİM uygulayıcıları, doğal afete karşı çiftçiyi koruma zihniyetiyse TARSİM tek bir doğal afet sigortası şekline dönüştürülmeli ve hangi doğal afet yaşanmışsa o afet neticesinde çiftçimizin gördüğü zararı karşılamalı.
Ayrıca poliçenin maliyeti de yüksek olmamalı, o 2,5'lik birim belki 1-1,5 olmalı ki, çiftçimiz de bundan rahatlıkla faydalanabilsin."
SİGORTA ÖDEMELERİ BUDANA BUDANA KUŞA DÖNÜYOR
Don sigortasındaki bir başka sıkıntının da don afetinde devletin zararın ancak yüzde 50'sini karşılaması olduğuna işaret eden Gökçel, şöyle devam etti:
"Bir de muafiyet bedeli var yüzde 10, yani geriye ödemeler de budana budana, küçültüle küçültüle kuşa dönüyor.
Dolayısıyla bu çiftçimizi korumuyor, çiftçimiz de bu hizmetten faydalanmayı düşünmüyor. Bunu mutlaka işlevsel hale dönüştürmemiz gerekiyor.
İşte çiftçimiz bugün kara kara düşünüyor.
Narenciye üreticimiz, örtü altındaki üreticilerimiz, muz ve çilek üreticisi mağdur.
Bu insanların zaten piyasadaki fiyat politikalarıyla başı dertte, korunmaya ve desteklenmeye ihtiyacı varken, şimdi bu doğal afetlere karşı gördüğü zarardan sonra ne yapılacak?"
Don zararının tespiti için yetkili kuruluşlara dilekçeyle başvuruda bulundukları bilgisini de veren Gökçel, "Bizim personelimizin de içinde bulunduğu ekiplerle alanda inceleme yapılacak, tam zarar o zaman tespit edilecek" diye konuştu.