|
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından hazırlanan "Tarım Politikası İzleme ve Değerlendirme 2013 Raporu" tarımsal üretimde 7'nci sırada olduğumuzu gösterdi. Bir süredir izlenen politikaların üretim artışında önemli rol oynadığı da raporun ortaya koyduğu gerçeklerdendi.
|
25.09.2013
633
|
Son 10 yılda farkı kapattık
OECD'nin üye ülkeleri ve yükselen ekonomileri ele aldığı raporda, Türkiye'nin son 10 yılda atağa geçtiğinin belirtilmesi dikkat çekici.
Bu alanda 1980'li yıllardan 2000'li yılların başına kadar birtakım reformlar gerçekleştirildi ama ekonomik darboğaz ve yüksek enflasyon ortamında arzu edilen sonuçlar alınamadı. Demek ki reform yapmak, siyasi yapının istikrarlı ve ekonominin güçlü olmadığı dönemlerde pek de işe yaramıyor. Son on yıldaki başarıyı, ihtiyaca yönelik nokta atışı tarım politikalarıyla birlikte, siyasi istikrara ve bunun getirdiği güçlü ekonomiye borçluyuz.
Büyük hamleler var
Bu uygun ortamda tarımsal üretimin güçlendirilmesi için çok sağlıklı işler yapıldı.
Tarımsal altyapı projeleri üzerindeki geleneksel odaklaşmanın ötesinde, nitelikli işgücü istihdamının sağlanması en önemli adımlardan.
Tarımsal verimliliğin artırılması ve çevrenin korunması gibi hedefleri kucaklayan kırsal kalkınma stratejisinin kapsamının genişletilmesi de son derece olumlu sonuçlar verdi.
Aynı şekilde, tarımsal üretimin artırılmasında devletin üreticilere sağladığı destekleri de unutmamak gerekiyor.
Bu kapsamda 1986-1988 yılları arasında %20 olan çiftlik hasılatlarında üretici destek payının 2010-2012 yılları arasında %24'e çıkmış olması, izlenen tarım politikasının üreticiye sağladığı faydalardan...
İşler iyi giderken dikkatli olmalıyız
Tarım üretimi bağlamında dünya yedinciliğine yükselmiş olsak da küresel rekabet ortamının iyice acımasızlaştığı bugünlerde, ülke olarak dikkat etmemiz gereken noktaları gözden kaçırmayalım. OECD raporunda, tarım sektöründeki hukuki ve kurumsal çerçevenin güçlendirildiğine vurgu yapılıyor. Bununla birlikte, "emtia tabanlı desteklerin" sektörün üretim potansiyelini ürün çeşitliliği açısından olumsuz yönde etkileyebileceği de ifade ediliyor. Türkiye'nin ana ticaret ortakları olan ABD, AB ve Ortadoğu'da yaşanan ekonomik ve politik krizlerin tarımsal ürünlerin ihracatı bakımından olumsuz etki meydana getirebileceğini de gözden uzak tutmayalım.
Sonuç olarak: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Mehmet Mehdi Eker öncülüğünde gelinen nokta gurur vericidir. Türkiye tarımsal üretim alanında büyük mesafeler almıştır.
Görünen o ki, engellerle dolu bu yolda ilerlemeye devam edecektir. OECD Raporu da buna dikkat çekmektedir.
UnsalBan/Bugün