Türkiye'de tarım sektörü zor bir dönem geçiriyor. Olumsuz iklimsel koşulları ile yaşanan rekolte kayıpları, girdi maliyetleri altında ezilen üretici için yıkıcı bir darbe niteliğinde.
Tüm bu olumsuz gelişmelerle birlikte zarar eden, iflasın eşiğine gelen, tarlasını bağını, bahçesini satarak maaşlı bir işte çalışmak için köyünü terk etmek zorunda kalan çiftçi içintarım sektörü her geçen gün cazibesini yitiriyor.
Uluslararası raporlar ve trendlere göre geleceğin stratejik sektörleri arasında ilk sıralarda yer alan tarım, orta ve büyük ölçekli şirketler için yatırım fırsatları barındırırken, kendi başına ayakta kalmaya çalışan üretici için tam bir çıkmaz durumunda.
Kısacası tarım sektöründeki dağınık ve istikrarsız yapı küçük üreticileri mağdur ediyor.
Birlik içinde olmayan üretici ne sesini duyurabiliyor ne de kronikleşen sorunlarına çare bulabiliyor.
Bu da meydanı bireysel üreticilerden orta ve büyük ölçekli şirketlere bırakıyor. Tıpkı esnafın son 10-15 yılda yaşadığı süreçte olduğu gibi...
Türkiye'de kooperatifçilik anlayışının yerleşmesi, sektörel anlamda istikrarlı bir büyüme, girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve üretimde verimin artırılması ile ürünlerin hak ettiği değerde satılması açısından kritik önemde.
Tarım ürünlerinin tamamında üretim planlaması yapılarak sözleşmeli üretim modeliyle toplanacak sağlıklı bir sistem, üretici açısından da tüketici açısından da avantaj sağlayacaktır.
Bu anlamda Tire Süt Kooperatifi, söz konusu iş modeli açısından incelenmesi ve üzerinde konuşulması gereken başarılı bir örnek.
Biz de Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük ile Türkiye'de kooperatifçiliğin mevcut durumunu, tarım sektörü açısından ne anlama geldiğini, zorluklarını, avantajlarını ve dünyadaki örneklerini konuştuk.
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük de Türkiye'de tarımın verimli ve sürdürülebilir kılınmasının yolunun kooperatifçilikten geçtiğini ifade ederek şimdilerde Türkiye'nin dört bir yanına giderek söz konusu modeli üreticilere her fırsatta anlatmayı kendine görev edinmiş.
Son olarak Tunceli'de kooperatifleşme konusunda üreticiye konferans veren Eskiyörük, bu konuda kamuoyunu bilinçlendirmek adına Türkiye'yi adım adım dolaşmakta kararlı gözüküyor.
Mahmut Eskiyörük, Türk tarımında büyük bir sancı yaşanmasını parçalı yapı ve işletmelerin küçülüyor olmasına bağlıyor.
“Çok güçlü yanlarımız olmasına rağmen Türkiye tarım ve hayvancılıkta hak ettiği gelişimi sağlayamadı” diyen Eskiyörük, Hollanda, Danimarka, Almanya ve Kanada gibi ülkelerintarımsal sorunlarını kooperatifleşme ile çözdüğünü anlatıyor.
Avrupa'da ve gelişmiş ülkelerde kooperatifleşme oranı yüzde 80-90'larda iken Türkiye'de bu oran yüzde 13 seviyelerinde.
- Peki kooperatifleşmenin kazanımları neler? -
Eskiyörük öncelikle girdi maliyetlerindeki düşüşe dikkat çekiyor.
Eskiyörük, “Türkiye'nin dünya pazarında en çok zorlandığı nokta maliyetlerin yükseliği. Kooperatif olmakla toplu alım yapılabiliyor. Tire Süt Kooperatifi olarak bizim gübre, akaryakıt, yem bayiliğimiz var. Üreticiye daha düşük fiyata ürün sağlıyoruz” diyor.
İkinci avantaj ise kooperatifleşmeyle birey olarak ürün satmaktan daha güçlü hale gelinmesi. Üretici açısından en büyük sorun olan pazarlama problemi bu şekilde ortadan kalkıyor.
Eskiyörük'ün altını çizdiği asıl önemli nokta ise gıda güvenliği. Türkiye'de tarım sektörünün geneli için konuşan Eskiyörük, üretimin yerinde denetlenmesi gerektiğini savunuyor.
Kooperatifin 2 bini aşan üyesinden çiftlikleri tek tek kontrol ederek süt aldıklarını anlatan Eskiyörük, “Bakanlığın bütün üretim yerlerini tek tek denetlemesi mümkün değil bunu ancak kooperatifleşme ile sağlayabilirsiniz” diyor.
Kayıtdışılığın önlenmesi açısından da kooperatifleşmenin kritik önemde olduğunu vurgulayan Eskiyörük, alınan herşeyin faturalı olması nedenyile kooperatiflerin kayıtdışı işlem yapma şansının olmadığını, bunun da haksız rekabeti ortadan kaldırdığını belirtiyor.
- Türkiye'de sütün yüzde 40'ı kayıtdışı işlem görüyor -
Türkiye'de sütün yüzde 40'ı kayıtdışı işlem görüyor.
Böyle bir ortamda yüzde 8 KDV vererek mağdur duruma düştüklerini ifade eden Eskiyörük, “Devlete vergi ödemeyenlerle haksız bir rekabet içine giriyoruz. Kayıtdışılığı önlemeden hangi ürünün ne kadar üretildiğini bilemezsiniz” diyor.
Mahmut Eskiyörük, sorunların birbiriyle bağlantısını çok net özetliyor.
Kayıtdışılığı ortadan kaldırmadan üretim planı yapılamaz. Üretim planlaması yapmadan da fiyat istikrarı sağlanamaz.
Bugün tarım sektörünün en büyük sorunlardan birisinin fiyat istikrarsızlığı olduğu konusunda herkes hem fikir.
Eskiyörük bunu rastgele yapılan üretime bağlıyor. Sözleşmeli üretim modeli olmadığı için üreticinin şansına bir fiyat oluştuğunu dile getiriyor.
Tabloyu ise şöyle özetliyor Eskiyörük, “Bazı ürünler satılmıyor tarlada kalıyor. Bazı ürünler değerinin çok üzerinde satıldığı için tüketici mağdur oluyor. Tarım ürünlerinde inişli çıkışlı bir fiyat istikrarsızlığı söz konusu.”
- Genç nüfus topraklarını terkediyor -
Kooperatifleşmenin ekonomik olduğu kadar sosyal bir boyutu olduğuna da değiniyor Mahmut Eskiyörük.
Köyden kente ciddi bir göçün yaşandığına dikkat çeken Eskiyörük, “Bu göçün nedeni kentlerin talebinden dolayı değil, köylerdeki yaşam koşullarının kötü oluşundan ötürü. Özellikle genç nüfus topraklarını terkediyor. Bugün köylerde kırsalda ekonomik ve sosyal durum iyi değil. Gençler iş bulduğu için değil iş aramak için kentlere akın ediyor. Köyden kente göçü önlemenin yolu köylünün gelirinin artmasından geçiyor. Bugün Türkiye'de kentler tıkanmış durumda” diyor.
Bu göçün durdurulması gerektiğini belirten Eskiyörük, köyden kente göçü durdurmadan Türkiye'de toplumsal barışın da sağlanamayacağı görüşünde.
Aslında tablo net... Bu sistem içinde hiçbir küçük üreticinin kooperatifleşme dışında yaşama şansı pek yok.
Küçük üreticiler büyük işletmeler karşısında birer birer yok oluyor. Küçük aile işletmelerinin devamının sağlanması, sürdürülebilir bir üretim modeli için kooperatifleşmesi bu yönüyle şart.
Mahmut Eskiyörük ile sohbetimiz uzun sürdü, dolayısıyla da yazımız uzadığı için 2 bölümde yayımlamayı uygun bulduk.
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük ile sohbetimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Analizimizin ilk bölümünde kooperatifleşmenin ekonomik boyutu kadar sosyal boyutuna da değinmiş ve modelin avantajlarını yazmıştık. Merak edenler için yazının sonunda ilk bölümün yer aldığı linkimizi paylaşıyoruz.
Mahmut Eskiyörük ile röportajımızın bu bölümünde ise devletin kooperatifleşme konusunda izlediği politika ve ölçek ekonomisinde kooperatifleşmenin yerini irdeleyeceğiz.
- Devlet kooperatifleşmeyi teşvik etmeli -
Kooperatifleşmede devletin üzerine düşen görevi ve rolünü de konuştuğumuz Mahmut Eskiyörük, Türkiye'de politikaların belirlenmesinde maalesef üretici örgütlerinin yeri olmadığına dikkat çekiyor.
Çok fazla sayıda örgüt, bir o kadar da genel başkan enflasyonuna değinen Eskiyörük, “Bunların hepsi bir çatı altında birleştirilmeli ve tek genel başkan olmalı. Devlet kooperatifleşmeyi teşvik etmeli. Ürünü direk değil de kooperatif kanalıyla satanlara daha yüksek destekle prim vermeli. Üreticiler kooperatifleşmeye özendirilmeli. Direk üreticiyi destelemek yerine güçlü kooperatifler yaratılmalı. Yani devlet kooperatifleri güçlendirmeli, kooperatifler de üreticiyi güçlendirmeli” diyor.
Denetim konusunda da benzer bir modelin uygulanabileceğini anlatan Eskiyörük, üreticiyi kooperatiflerin denetlemesi gerektiğini, devletin de kooperatifleri denetleyecek bir mekanizma oluşturulması önerisinde bulunuyor.
“Dünyada işleyen sistem, model bu” diyen Eskiyörük, çözüme yönelik kendi fikirlerini her kesime anlatmaya hazır olduğunu belirtiyor.
Köylünün yaşadığı yerde kalmasını sağlayacak, ürettiğinin karşılığını alacak zemin hazırlanmasının şart olduğunu anlatan Eskiyörük, İzmir’de bir zamanlar 200’ün üzerinde olan kooperatifin tamamına yakınının yok olduğunu, kooperatifleşmenin devlet politikası olmadığı takdirde Türk tarımının tükeneceği görüşünde.
- Türkiye'nin koşullarına uygun bir sistem yarattık -
Modelin başarılı olmasını ve sonuçlarını ise rakamlarla anlatıyor Eskiyörük.
Tire Süt Kooperatifi olarak Türkiye'nin koşullarına uygun bir sistem yarattıklarını belirtiyor. Türkiye'de son 10 yılda süt üretimi yüzde 70 artarken, Tire'de bu oranın yüzde 440 arttığını anlatıyor.
Bu sonucu merkezi kooperatifleşmenin başarısı olarak özetliyor.
Eskiyörük, kooperatifçilik derken önemli bir ayrıntıdan bahsediyor.
Küçük köy kooperatifleri ile bir yere varılamayacağını söyleyen Eskiyörük, merkezi kooperatifleşme yani köyleri de içine alan ilçe bazlı kooperatifleşmeyi savunuyor.
- Yol haritamız tekelleşme değil kooperatifleşme olmalı -
“Toplumda kooperatifleşme kültürü ve olgusu gelişmeli” diyen Eskiyörük, kooperatifin ana ilkesinin üreticiyi korumak olduğunu hatırlatıyor.
Eskiyörük, “Yol haritamız tekelleşme değil kooperatifleşme olmalı. Türkiye'nin koşulları bunu mecbur kılıyor. Tarımla meşgul olan nüfusumuz şu an yüzde 27 seviyesinde. Bunu yüzde 7 ile yapalım diyemezsiniz. Bu durumda geri kalan nüfus ne yapacak?” diye soruyor.
Peki tüm bu anlatılanlara paralel olarak kooperatifler için herşey güllük gülistanlık mı? Tabii ki değil..
Sohbetimizde Mahmut Eskiyörük yaşadıkları sıkıntıları da dile getirdi.
Üreticinin sırtından para kazanan, üreticiyi sömüren kesimlerin Türkiye'nin yıllar boyu kooperatifleşmesini istemediğini savundu.
Mevcut kooperatiflerin ekonomideki kayıtdışılığın önüne geçilemediği için şu an zorlandığını anlatan Eskiyörük, “Ben şu an kooperatif olarak ayda devlete 300-400 bin TL vergi ödüyorum. Vergi ödemeyenlerle rekabet edebilmek mümkün değil. Kooperatifler bu yüzden çok mağdur durumda. Gıda güvenliğine yönelik sütün kontrolü için her ay 60 bin TL'lik harcamamız var. Bunu yapmayanlarla, uygulamayanlarla nasıl rekabet edeceğim? Burada devlet politikası önemli. Devletin yeni büyükler yaratmak yerine küçükleri birleştirerek büyük ölçek haline getirmeyi ilke edinmesi gerekiyor. Onun üzerine politikalar geliştirilmesi gerekiyor” diyerek haksızlığın giderilmesini talep ediyor.
- 'Bakanlık ölçek ekonomisini savunuyor' -
Mahmut Eskiyörük'e göre bakanlığın şu an Türkiye'de kooperatifçilik olmayacağı yönünde bir bakış açısı var.
Bakanlığın politikası ve olası sonuçlarını ise şöyle özetliyor: “Bakanlık ölçek ekonomisini savunuyor. Büyük ölçeklerle sorunların giderileceğini düşünüyor. Ben de tam karşı düşüncedeyim. Büyük dev işletmeleri Türkiye açısından tehlikeli buluyorum. Tarım el değiştirmemeli, tarım çiftçimizin, köylümüzün elinden alınmamalı. Tarımı büyük şirketlere devredersek ekonomik kazanımları belki olabilir ama sosyal kayıpları çok korkunç olur.”
Kooperatifileşme oranının son yıllarda daha da gerilediğini ve kötüye gittiğini belirten Eskiyörük, Türkiye'de kooperatifleşmenin amacının dışına çıktığını savunuyor.
Birçok kooperatifin siyasetin arka bahçesine dönüştüğünü belirten Eskiyörük, “Türkiye'dekooperatifçilik sanki bir ideolojinin ürünüymüş gibi yanlış algılandı. Ama değil, dünyanın en demokratik ülkeleri kooperatifleşmeye birinci sırada önem veriyor” diyor.
- Tarım el değiştirmemeli -
Tarım sektöründe küçük aile işletmelerini sorun olarak göstermenin yanlış olduğunu kaydeden Eskiyörük, söz konusu işletmelerin sorunları olduğunu kabul ediyor.
Eskiyörük'e göre dünyada ölçek ekonomisi anlayışı hakim. 'Küçük işletmelerle verimli, sürdürülebilir, kaliteli üretim yapamayız, rekabet edemeyiz' denilip bunların tasfiyesiyle yerini büyük işletmelerin alması hedefleniyor.
Bu strateji ile pamukçuluğun Türkiye'nin elinden alındığını anlatan Eskiyörük, “Türkiye şu an pamuk ithal eder duruma getirildi. Umarım aynı durum hayvancılığın başına gelmez. Şuan ihracat potansiyeline sahip olan Türkiye son 3 yılda 3 milyar dolarlık canlı hayvana para verdi. Bu iç sızlatan bir durum” diyerek herkesi üzen tabloyu ortaya koyuyor.
Büyük fotoğrafa baktığımızda Eskiyörük'ün özetle tespitleri şöyle: “Tarım el değiştirmemeli.Tarımı çiftçimiz, köylümüz kooperatifleşerek yapmalı. Tarımla ilgisi olmayanlara verilen desteklerin büyük kısmı heba oldu. Bu destekler, işin içinde olan mevcut işletmelerin iyileşmesi, gelişmesi ve büyümesi için verilseydi Türkiye'de hayvancılık bugün çok daha büyük seviyelere gelirdi.”
Bizce bu işin içinde gelen, yıllardır tarım sektöründe uğraş veren ve uyguladığı sistem Birleşmiş Milletler tarafından örnek model gösterilen Mahmut Eskiyörük'ün anlattıkları üzerinde daha fazla tartışılması, konuşulması gerek.
Dünyada Kooperatifleşme Oranları:
Danimarka: %98
Hollanda: %95
Almanya: %76
Kanada: %75
İspanya: %70
Türkiye: %13
Rakamlarla Tire Süt Kooperatifi:
* 2001'de 580 üyesi bulunan Tire Süt Kooperatif'nin 2014'te 2054 üyesi bulunuyor.
* Tire Süt Kooperatifinin yıllık iş hacmi 80 milyon dolara ulaştı.
* Tire'de süt üretimi artışı son 10 yılda Türkiye ortalamasından 6 kat fazla oldu.
* Türkiye'de ortalama süt üretim artışı son 10 yılda %70 seviyesinde iken Tire'de 10 yılda söz konusu artış %440 düzeyinde gerçekleşti.