|
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Mersin Şubesi tarafından 6'ncısı düzenlenen Güneş Enerjisi Sistemleri Sempozyumu ve Sergisi, açıklanan sonuç bildirgesiyle sona erdi. Bildirgede, "Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de 'Güneş Kent' uygulamaları başlatılmalı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerekli çerçeve belirlenmeli, yasal mevzuat oluşturulmalıdır" denildi.
|
5.08.2014
561
|
Sempozyumda doğal gaz ve petrol fiyatlarındaki aşırı dalgalanmalar, özellikle Çin ve hızlı gelişen diğer ülkelerin atmosfere kontrolsüz bir şekilde yaydığı sera gazları salımı ve nükleer enerji kaynaklı elektrik enerjisi üretiminde yaşanan sorunlar nedeniyle enerji sektöründe yenilenebilir enerji kaynakları lehine radikal dönüşümün yaşandığı bir zamanda ülkedeki güneş enerjisi araştırmalarının, politika ve uygulamaları ele alındı. Dünya deneyimlerinin paylaşıldığı bilimsel etkinlikte, yakıt ve teknoloji yönünden dışa bağımlı, güvenlik ve atık sorunu çözülmemiş Mersin Akkuyu Nükleer Santral Projesi’nin enerji çeşitlendirilmesi ve güvenliği açısından beklenen yararları sağlamayacağı belirtilen sonuç bildirgesi açıklandı.
SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI
Etkinliğe ev sahipliği yapan Makina Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Alper Turna tarafından açıklanan sonuç bildirgesinde önemli tespitlere yer verildi. Türkiye’nin enerji talebindeki büyüme ve bu alanda yapılan yatırımlar göz önüne alındığında, enerji bileşenleri arasında güneşten elektrik enerjisi üretimini sağlayan PV ve CSP sistemlerinin de yer almasının mutlaka sağlanması gerektiği, en azından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2030 yılı projeksiyonunda toplam kurulu güç kapasitesi içerisinde güneşe dayalı güç olarak belirlediği yüzde 10,1 hedefine ulaşılması gerektiği ifade edildi.
Sonuç bildirgesinde uyarılar:
“Başlangıç için 600 MW olarak öngörülen PV tesisin yerli kaynaklardan sağlanabilmesi için sanayimizin desteğe, bürokrasinin azaltılmasına ve doğru adımların zamanında atılabilmesi için sağlıklı bir yol haritasına ihtiyaç vardır. Bu kapsamda halen 17 adet PV tesisinin kurulmakta olduğu bilinmektedir. Bu tesislerden sadece birinde yerli üretim güneş hücresi kullanılmakta, diğerleri Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilmektedir. Yerli üretimin engellenmesine fırsat verilmemelidir. Fotovoltaik tesislerin yerli üretimi için sektördeki gelişmeler izlenerek üniversite, meslek örgütleri, sanayi işbirliği ile yerli üretim hedeflenmeli ve kamu tarafından desteklenmelidir. Bu destek sayesinde yerli ihtiyaçlar karşılanacağı gibi, Orta-doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde bu sektörün uluslararası pazarlarda önemli bir aktör olma imkânı da sağlanacaktır. Fotovoltaik güç sistemlerindeki maliyetler hızlı düşmektedir. 1000 kw gücün altındaki güç sistemlerinin kurulması diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yaygın hale getirilmelidir. Yakın gelecekte PV sistemleri kurulum, işletme ve bakım, söküm, geri dönüşüm alanlarında hizmet verecek eleman eğitimi planlanmalıdır. Kristal silisyuma dayalı ve ince film sektöründe Ar-Ge çalışmaları daha planlı yapılarak teşvik edilmeli.